Uzm DR. BURAK TOPRAK

6 yıllık tıp fakültesi öğreniminden sonra tıpta uzmanlık sınavı sonrasında 4 yıl psikiyatri uzmanlık eğitimi alan tıp doktorudur. Psikiyatrist, danışanların şikayetlerini değerlendirdikten sonra ayrıntılı muayene sonrası kişinin yaşamış olduğu sorunları tanımlar ve sonrasında tedavi sürecine danışan ile birlikte karar verir. Bu tedaviler gerekli durumlarda ilaç tedavileri, gerekli durumlarda psikoterapi ya da hem ilaç hemde psikoterapiyi kapsayabilir. Ayrıca tedaviye dirençli vakalarda transmanyetik uyarım, Ekt vb alternatif tedavi yöntemlerini de önerebilmektedir.

Sigmund Freud

1856 yılında doğdu. 1881 yılında tıp fakültesinden mezun oldu. Nöroloji uzmanı olarak göreve başladı. 1895 yılında Breur ile birlikte histeri üzerine çalışmalar yürüttü. Psikolojiye olan merakı rüyalar ve kendilik çözümlemesi ile ilgili çalışmalar yapmasını sağladı. Narsiszm, ego ve id, ketvurmalar, anksiyete ve depresyon konuları ile ilgili çeşitli çalışmalar yaptı ve günümüz psikiyatri ve psikoloji biliminin oluşmasına büyük katkı sağladı. Psikianalizinin kurucusu olarak eserleri halen güncelliğini korumaktadır.

Bazı Eserleri

• Bilinçaltını Keşfetmek.
• Yaşamım ve Psikanaliz.
• Totem ve Tabu.
• Ego ve ID.
• Mutlu Olma İhtimalimiz.

Carl Gustav Jung

1875 yılında doğdu. 1895 yılında tıp fakültesinde eğitimine başladı. Bluer’in asistanı olarak psikiyatri eğitimine başladı. Kompleks, introversion ve ekstraversion, gölge, arketipler (enerjikompleksler), kolektif (toplumsal) bilinçaltı çalışmaları psikoterapi konusunda geniş etki uyandırdı. Bi psikiyatrist olarak psikoterapilerin gelişmesine büyük katkı sağladı.

Bazı Eserleri

– İnsan ve Sembolleri

– Dört Arketip

– Ego ve Bilinçaltı İlişkisi

– İnsan Ruhuna Yöneliş

Aaron Temkin Beck 

1921 yılında Amerikada doğan bir psikiyatristtir. Günümüz psikoterapisine yön veren kuramlardan biri olan Bilişsel Davranışcı Terapinin kurucusudur.

Bazı Eserleri

– Kişilik Bozukluklarının Bilişsel Terapisi

– Anksiyete Bozuklukları ve Fobiler

– Bilişsel Terapi ve Duygusal Bozukluklar

İrvin Yalom

1931 yılında doğan İrvin Yalom 1956 yılında tıp fakültesinden mezun olduktan sonra psikiyatri uzmanlığını seçti. Özellikle psikoterapilerle ilgililenen Yalom’un türkçeye çevrilmiş bir çok kitabı bulunmaktadır.

Bunlardan bazıları:  

– Aşkın Celladı

– DivanNietzsche Ağladığında

– Varoluşçu Psikoterapi

– Evlilik Terapisi

William James

1842 doğumlu ABD’li filozoftur. Pragmatizmin kurucusudur. Harvard Üniversitesi’nde tıp ve tabiat bilimleri öğrenimi gördü. 1869’da tıp doktoru oldu, 1885’de Harvard Üniversitesi’nde profesör oldu ve psikoloji, felsefe dersleri verdi.  En önemli eserlerinden biri Psikolojinin Prensipleri’dir.

John Broadus Watson

1878 de Güney Carolina’da doğdu. Davranışçılık biliminin kurucusu olan Watson Şikago Üniversitesinde Psikoloji alanında ilk doktorasını yapan kişidir.  Johns Hopkins Üniversitesi’ne profesör olarak çalışmıştır.

Watson’a göre psikologların görevi temel olarak davranışla ve davranışın nasıl değiştirilmesi gerektiği ile ilgilenmelidirler. Watson’a göre, “insanlar doğmaz, yaratılırlar; bir başka deyişle, bir bebek koşullanma yoluyla trapezci, müzisyen, suçlu vb. bir yetişkin haline getirilebilir. ”

Alfred Binet

Alfred Binet  1857 doğumlu  Fransız psikolog’tur. Cinsel fetişizm tanımlayan psikologtur. Psikoloji alanında formel bir eğitim almadan kendini geliştirmiştir.  Bu sürenin sonunda söz konusu kurumun yöneticisi olan Binet, yaşamının sonuna kadar bu görevde kalmıştır. Kendi çocuklarını gözlemleyerek zekâ, zihinsel yetiler farklı bir noktaya ulaşan Binet,  Fransa’da 6-14 yaş grubundaki çocuklarda zorunlu olan ilköğretimde hangi çocukların eğitime elverişli, hangilerinin elverişsiz olduğunun belirlenmesi için geliştirdiği ilk zekâ testi olan ve günümüzde de sık olarak kullanılan Stanford-Binet Ölçeği’nin geliştirmiştir.

Burrhus Frederic Skinner

Burrhus Frederic Skinner  1904’te  ABD’de doğmuştur. “Skinner’in kutusu” adıyla bilinen deneyiyle öğrenmede edimsel (vasıtalı,operant) şartlanmanın önemini ortaya koymuştur.  Skinner’e göre insan davranışsal şartlar sonucu dili gelişir. Diğer dil edinim teorilerinin aksine insanda konuşabilme yetisinin doğuştan varolmadığına inanır.

İstanbul ilinde özel bir psikiyatrist arayışında iseniz kliniğimizle iletişime geçebilirsiniz.

Tıpta hastalık yoktur hasta vardır ilkesi ile hareket edilmektedir. Eğer bir psikiyatrist arayışındaysanız size en iyi gelecek psikiyatrist aranızda kurulacak güven ilişkisi ile sağlanabilir. Tedavi ile ilgili işbirliği sağlamak ve güvenmek tedavi sürecinin temelini oluşturur. Bu yüzden tedavi sürecinde hekiminize güvenmenizi ve tedavi sürecinin takip etmeniz en etkili ve başarılı sonuçlarının alınmasını sağlayacaktır. Her insanın kişisel özellikleri ve yaşamsal zorlukları göz önüne alınarak kişiye özgü bir tedavi yönteminin belirlenmesi içinde bulunduğunuz kaotik durumun çözümlenmesine yardımcı olacaktır.

Psikiyatri doktoru, psikiyatri uzmanı, psikiyatr olarakta adlandırılmaktadırlar. Psikiyatristler 6 yıllık tıp fakültesinden mezun olduktan sonra psikiyatri ihtisası yapan doktorlardır. Ülkemizde psikiyatrist ve psikologlar genelde karıştırılır ve genelde yardım arayışındaki kişilerin aklında bir hangisine başvurmaları gerektiği ile ilgili sorular mevcuttur.

Psikiyatristler içinde bulunulan durumu tanımlama yani tanı koyma sonrasında ilaç tedavisi, psikoterapi, tms, ekt vb tedavi yöntemlerini uygulayan doktorlardır. Psikiyatrinin çalıştığı alanlar ilaç tedavileri olduğu kadar psikoterapi yani konuşarakta tedavi etme yöntemlerini kapsar.

Bazen psikolojik sorunlara neden olan fiziksel bir takım hastalıklarda olabilir (diyabet, hipertansiyon, guatr vb) Bu yüzden eğer gerekli görülürse tedavi öncesinde bir takım kan tahlilleri istenebilir. Psikiyatristler geniş bir yelpazede danışanlarına hizmet vermeye çalışır öncelikle içinde bulunan durumun psikolojik mi yoksa başka tıbbi bir duruma bağlı mı olup olmadığı analiz edildikten sonra duygusal, davranışsal sorunlarla ilgili olarak danışmanlık hizmeti verirler.

Danışanın bugün görünen sorunları ele alınırken geçmişte yaşadığı travmatik yaşantılar  ya da streslerde değerlendirildikten sonra bütüncül bir yaklaşımla kişiye özgü bir terapi sürecinin başlatılması önem arz eder.

Psikiyatri doktoru içinde bulunduğunuz kaotik durumun çözülmesinde size yardımcı olmaya çalışır. Günümüzde kişilerin işlevselliğini bozan durumların başında şunlar gelmektedir.

Depresyon, Panik atak, Anksiyete Bozuklukları, Obsesif Kompulsif Bozukluk, Travmalar, Uyku bozuklukları, Bipolar Bozukluk, Şizofreni, Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu, Sosyal Fobi, Yemek Bozuklukları, Öfke Kontrol Bozuklukları, Kişilik Bozuklukları

Psikiyatri doktoru bu durumların tanısını koyduktan sonra gerekli kişilerde ilaç tedavileri gerekli kişilerde de terapi yöntemlerini uygulamaktadır.

Psikoterapide

Bireysel Terapiler

Bilişsel Davranışçı Terapi

Kabul ve Kararlılık Terapisi

Emdr Terapisi

Dinamik Yönelimli Terapiler

Çift Terapileri

Cinsel Terapiler

“En yoğun çatışmaların üstesinden gelinebilirse, kolayca rahatsız edilmeyen bir güvenlik ve sakinlik duygusu oluşturur. Sadece bu yoğun çatışmalar, değerli ve kalıcı sonuçlar üretmek için ihtiyaç duyulan karışıklıklardır.”

– Carl Gustav Jung

“Artık bir durumu değiştirme imkanımız olmadığı zaman, kendimizi değiştirmek zorundayız demektir.”

– Viktor Frankl

Nerdeyse hiç kimse aşk acısından kaçamıyor.

-İrvin Yalom

Hiçbir şey imkansız değildi. Gerçekten hiçbir şey.

-Wulf Dorn

Psikiyatr, Fransızca psychiatre sözcüğünden köken almaktadır. Ülkemizde Psikiyatr yerine genellikle psikiyatrist kullanılır.

Psikiyatristler tıp hekimdirler. Psikolojik durumların tedavisinde bilimsel olarak etkinliği kanıtlanmış ilaç tedavileri ve psikoterapi yöntemlerini kullanırlar. İlaç yazma yetkileri vardır. Gerekli görülen kişilerde tıbbi tahliller, beyin görüntüleme vb tetkikler isteyebilirler. Tedavi sürecinde bütüncül bir yaklaşımla hem yaşam olaylarının etkisini hemde başka tıbbi bir hastalığın etkilerini saptamaya çalışırlar.

örneğin; kalp çarpıntısı, nefes almada güçlük, titreme şikayeti ilen gelen kişilerde bu durumun nedeninin psikolojik mi yoksa bir takım fiziksel hastalıklar mı ve ya kullanılan ilaçlar mı olduğunun ayrımını yaptıktan sonra tedavi sürecine başlarlar. Bazen altta yatan fiziksel sorunlarında kaynağı bulup tedavi etme ya da ilgili uzmana yönlendirme yaparlar. İlk aşamada sorunun ne olduğunu tanımlamak doğru ve etkili bir tedaviye olanak sağlar ve doğru çözüme götürür.

En sık karşılaşılanı  psikiyatrik hastalıklar Depresyon,  Anksiyete bozukluklularıdır, panik bozukluk, sosyal fobi, özgül fobiler, travma sonrası stres bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk, bipolar bozukluk, şizofreni, travma sonrası stres bozukluğu, disosiyatif bozukluklar, somatoform bozukluklar, kişilik bozuklukları, uyum bozuklukları, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, uyku bozuklukları.

Psikiyatrik değerlendirme sonrasında doktorunuzun vereceği tavsiyelere uyum sağlanması tedavi açısından büyük önem arz eder. Tavsiyelerin uygulanabilirliği ile ilgili çekinceleriniz varsa mutlaka hekiminize bildirmenizde fayda vardır. Bu tedavi sürecinde ortak akılla atılacak adımlar daha hızlı sonuca ulaşılmasını sağlar. Eğer ilaç tedavisi başlanırsa ilaçları düzenli kullanmanız ve doktorunuzuz belirttiği sürece devam etmeniz hastalığın geri gelme ihtimalini azaltır. Psikiyatrist tavsiyeleri arasında ilaçlara düzenli uyum olduğu kadar, sosyal yaşantınını istediğiniz rotaya çevirmekle ilgili bir takım tavsiyelerde alabilirsiniz. Özellikle yaşamak istediğiniz hayalini kurduğunuz hayatı değerleriniz doğrultusunda saptamanız ve değerleriniz doğrultulsunda hedefler belirlemenizde faydalı olabilir.

Bireyin duygu, düşünce ve davranışsal problemelerin çözümlenmesi, psikolojik sağlıklarının geliştirilmesi, korunması ve psikolojik rahatsızlıkların iyileştirilmesini amaçlayan ilaç dışı tekniklerin genel adıdır. Hem bireysel iyilik hali ve hemde çift ilişkilerinde kullanılan terapi yöntemlerine verilen isimdir. Psikoterapi yöntemleri birbirinden farklılıklar gösterse de son yıllarda uygulanan terapi yöntemleri ile kişilerin daha verimli bir hayat yaşamalarına olanak sağlanmaktadır.

Psikoterapist kişiye özgü değerlendirme sonrasında kişinin ihtiyaçlarının belirler. Sorunun ana nedenini çözümlemeye ve danışanı sorunları ile baş edebilme becerilerini güçlendirmeye çalışır.

Bir takım teknikler kullanarak kişilerin psikolojik esnekliklerinin arttırılması, içinde bulunduğu zorlayıcı duruma dış bir pencereden bakarak çözüm önerileri sunar. Bazı terapi yöntemleri nedene odaklanıp sorunun köklerine inmeyi hedeflerken bazı terapi yöntemlerinde bugüne odaklanır ve geçmiş deneyimleri süzgeçten geçirerek bu süreçten sonra kişinin yaşamak istediği anlamlı hayata nasıl adım atacağı belirlenir.

Psikiyatrik tedavi yöntemlerinden biri de psikoterapidir. Bazen kişilerin ilaç kullanmak istememesi bazen de ilaç kullanımına uygun olmayan kişilerde gebelik, emzirme dönemi vb durumlarda uygulanan ve belli periyotlarla kişilerinin sorunlarının dinlendiği ve çözüm yollarının arandığı bir tedavi yöntemidir. Psikoterapi sürecinde danışanın terapiste kuracağı güven ilişkisi sorunların ana kaynağının saptamada ve bundan sonrasında sorunlara çözümlerin aranmaya başladığı bir süreçtir. Psikoterapi sadece konuşma değildir, terapist danışana akıl hocalığı yapmaz ve sorunun çözüm yolları için ışık tutmaya çalışır. Danışanın zorlandığı noktalarda bir takım egzersizler ve yönlendirmeler yaparak iyilik halini sağlamasına ve sürdürmesine yardımcı olur. Ancak psikoterapi öncesinde danışanın içinde bulunduğu durumun tanımlanması için mutlaka bir psikiyatristle görüşmesi sonrasında psikoterapi sürecine karar verilmesi önem arz eder. Bazı durumlara özellikle ağır, şiddetli psikolojik durumlarda ilaç tedavisi gerekebilir, kısa süreli de olsa bazen ilaç tedavilerinin tedavinin başında kullanılması hem kişileri daha hızlı bir iyilik halinin oluşmasına hem de terapi sürecinde daha fazla fayda görmelerini sağlayabilir.

Bir psikiyatri merkezinde mutlaka psikiyatri uzmanı bir doktorun bulunması gerekir ayrıca ihtiyaca göre klinik psikologlar da hem terapi uygulamak hem de bir takım psikolojik testler uygulamak için bulunabilir. Psikiyatri merkezinde özen gösterilen konulardan biri danışanların gizlilik içinde takip edilmesi gerektiğidir. Danışan sorunlarını seans sırasında terapisti ile paylaşır ve bu bilgiler danışan ve terapist arasında kalır. Eğer danışan yardımı olacağını düşündüğü aile yakını varsa zaman zaman sorunların çözümü için danışanın onayı ile aile üyeleri ile de görüşülebilir. Ancak danışan tüm bu süreçlere hakimdir ve tedavi sürecinin ana öğesidir.

Antidepresanlar depresyon, kaygı bozukluklukları ve panik atak vb durumlarda kullanılan ilaçlardır. Maalesef zaman zaman antidepresanlarla ilgili yanlış bilgilendirmeler tedavi ihtiyaçı olan kişilerin antidepresan ilaç kullanımı konusunda tereddüt yaşamasına kimi zamanda bilinçsiz bir şekilde komşu tavsiyesi ile antidepresan kullanımına itebilmektedir. Antidepresan ilaçların mutlaka psikiyatri doktoru kontrolünde başlanması ve tedavi sürecinde düzenli doktor kontrollerinin sağlanması ve önerilen süre ve dozlarda ilaça davam edilmesi büyük önem arz eder. Yeterli süre ve dozda ilaçların kullanılmaması hastalıkların yeniden nüksetme ihtimalini arttırabilir. Eğer gebelik şüphesi ya da gebelik, emzirme döneminde iseniz mutlaka hızlı bir şekilde doktorunuzu bilgilendirmeniz doktorunuzun önerileri ile hareket etmelisiniz.

Antidepresanların bilimsel çalışmalarda bağımlılık yapmadığı ortaya konmuştur. Sadece bazı antidepresanların tedavinin başlangıcındaki ilk 5-10 gün civarında bulantı, hazımsızlık, huzursuzluk, sıkıntı hissi yapabilmekte genelde 1 hafta içinde bu yan etkiler geçmektedir. Aynı zamanda ilaçı bırakırkende benzer yan etkiler nedeniyle bazı kişilerde huzursuzluk, bulantı, gerginlik hissi nedeniyle ilaçı bırakamayacakları ile endişe yaşamaktadırlar. İlaçların doktor kontrolünde başlatılması ve bırakılması bu sorunun üstesinden gelmemizi sağlar.

TMU/TMS tedavisi, depresyon, obsesif kompulsif bozukluk,  ve diğer birçok psikiyatrik durumun tedavisinde etkili olduğu kanıtlanmış, non-invaziv, ilaçsız bir tedavi yöntemidir.

TMS Tedavisi beynin ilgili alanlarına uyarılar göndererek ve beynin sinir hücreleri arasındaki bağlantıların onarılmasına ve yeniden bağlantı kurulmasını sağlayarak beyinde yeni sinir ağlarının oluşumuna (nöroplastisiteye) neden olur. Örneğin depresyon durumunda, sol prefrontal korteks uyarılır ve bu uyarım sayesinde sinir hücreleri arasındaki bağlantıların normale dönmesini sağlayarak, depresyon belirtilerinin giderilmesini sağlar.