Skip links
depresyon

POSTPARTUM DEPRESYON

Depresyon kalıtımsal, çevresel ya da hormonal bozukluklarla ortaya çıkan bir duygudurum
bozukluğudur. Kadınlarda yaşam boyunca majör depresyon görülme sıklığı %10-25 oranında
değişmekte olup, erkeklerden 1,5-3 kat daha fazladır. Hamilelik ve doğumla birlikte
kadınlarda depresyon görülme sıklığı artmaktadır. Depresyonu olan kadınların %26’sı bu
hastalıkla gebelik anında, %45-65’i ise doğum sonrası (postpartum) dönemde
yaşayabilmektedir.
Postpartum dönem, annede oluşan fizyolojik değişikliklerle beraber ebeveynliğe geçişin
olduğu, yeni rollerin ve sorumlulukların üstlenildiği zor bir dönemdir. Kadınların çoğu bu
değişimlere kolaylıkla uyum sağlarken; bazı kadınlarda psikiyatrik belirtiler, bazılarında ise
ağır psikiyatrik tablolar görülebilmektedir.
İlk 1 yıl içinde meydana gelebilir.
Postpartum depresyon, Mental Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel Klavuzu’nda (DSM-V)
özellikle doğum sonrası ilk 4 hafta içinde başlayan depresyon olarak tanımlanmaktadır.
Bununla birlikte hastalığın başlangıcının daha çok 6-12. haftalarda olmak üzere 1 yıl içinde
herhangi bir zamanda meydana gelebileceği de bildirilmektedir.
Risk faktörleri nelerdir?
Postpartum depresyonun risk faktörleri; prenatal depresyon, daha önce geçirilmiş depresyon
öyküsü, çocuk bakımıyla ilgili stresler, sosyal destek eksikliği, stres, annelik hüznü, evlilik
sorunları, düşük benlik algısı, sosyoekonomik durum, gebeliğin istenme durumu, eğitim
düzeyi, doğum sayısı, prematüre doğum, emzirme problemleri, tiroid hastalıkları, gebelik
komplikasyonları, cinsiyet baskısı, uykusuzluk, fiziksel değişiklikler ve yorgunluktur. Gebelik
depresyonu geçiren kadınların PPD riski de ortalama 6,5 kat daha fazladır.
Bebeğin ihtiyaçları bu dönemde karşılanmayabilir
Bebeğin, dünyadaki ilk teması anneyle olan temastır. Postpartum depresyonda, bebeğe
dokunmanın ve emzirmenin azalmasıyla ilgi ve ihtiyacının karşılanamamasına neden olur.
Bebeğin anne ile olan bağlanmasının etkilenmemesi için takip ve tedaviye alınması önemli
olmaktadır. Bu takibin ise mutlaka hekimle yapılması gerekmektedir.
Hekim desteği ne zaman alınmalıdır?
Anne, yaşadığı ruhsal çökkünlük tablosunu doğal bir süreç olarak karşılayabilir ve durumun
ciddiyetini göz ardı edebilir. Bu nedenle anne veya eş olmak üzere annenin yakınları, ruhsal
durumda bir haftayı geçen dalgalanmalar olduğunda hiç vakit kaybetmeden bir psikiyatri
hekimine başvurmalıdır. Daha ciddi postpartum depresyon belirtileri gözlendiğinde ise
(intihar veya başta bebeği olmak üzere zarar verme girişimleri, muhakeme bozuklukları,
varsanılar, yememe, içmeme gibi) hiç vakit kaybedilmemelidir.
Postpartum depresyon tedavisi
Psikiyatri hekimi, depresyonun şiddeti ve bebeğin durumunu birlikte değerlendirmelidir. Bu
değerlendirme ardından annenin bu sorunla yeterince başa çıkabileceğini düşünürse tıbbi

destek vermeden, ancak çok sık aralıklarla anneyi takip etmesi uygun olacaktır. Annenin
durumunda kötüye gidiş olduğu tespit edilirse, emzirmeyi de göz önüne alarak uygun bir
medikal destek verilmesi yararlı olacaktır. Çünkü yetersiz tedavi uygulanması halinde bu
durum hem annenin hastalığının ilerlemesine sebep olmakta hem de daha fazla sayıda ve daha
yüksek dozlarda ilaç kullanmasına yol açmaktadır.

 

Psikiyatrist Dr Burak Toprak

Leave a comment

Call Now Button